ALİ METLİ
AĞILÖNÜ KÜYÜ - BEYŞEHİR / KONYA Tel:0.545 335 2696 - Mail:alimetli42@hotmail.com

BABAMIN SOYU

 

 

METLİ SOYADI

Türk Tarihi’nde Türklerin en büyük fetih devirlerinden biri de Kun’ların (Hun) ilk çağlarıdır. Destandaki Oğuz Han ile babası Kara Han, Kun tarihinde gördüğümüz Mete (Matun) ile babası Tuman Yabgu’dan başkası değildir. Mete, Hazar denizinin güneyine kadar ülkesini genişletmişti. Oğuz Han’da hemen hemen bütün Asya’yı zaptediyor. Mete, ülkesini yirmi dört bölgeye ayırmıştı. Oğuz Han’ın ülkesi de yirmi dört torunu arasında bölüştürülmüştü. Bütün bu benzeyişler sanki aynı devleti gösteriyor. Gerçi Mete (Matun) ve Tuman adları ile Oğuz Han ve Kara Han adları birbirine hiç benzemiyor. Fakat milattan önce 3-2’ inci asırların vukuatı milattan sonra 13’ üncü asra kadar, 15 asırlık bir zaman kağıt kullanılmadığı için yazılı belgelere geçmemiştir ki bu kadar uzun bir zamanda doğal isimlerin değişmesini veya değişmemesini gayet tabii görmek icap eder. Mesala 15’ inci asırda Türkiye’de Enveri tarafından yazılan Düsturname’de Osmanlıların en büyük atasının adı Oğuz Tümen Han’dır. Demek ki Tuman’ın adı 15’ inci asra kadar saklı kalmış ama oğlunun adı ile karıştırılmıştır. Keza 11’ inci asrın ilk yarısında ölen büyük İslam bilgini El-Birûni de El-Cemâhir adlı basılmamış eserinde, Hindistan’ın Keşmir eyaleti çevresindeki Türklerden bahsederken, Hindistan’da fetih yapan “Metli” adlı bir padişahtan ve rivayetlerinin buradaki Türkler arasında saklandığını yazmaktadır.
Destanlara Oğuz Han diye geçen bu kahramanın asıl adının ne olduğunu bilemiyoruz. Çinliler tarafından şüphesiz az veya çok değişik olarak tesbit edilen ve Avrupa bilginleri tarafından Mete, Kabil Türklerinin “Meti” dedikleri padişahın bu olduğunu söylemek yanlış olmaz. Çünkü Oğuz Han dediğimiz kahramanın fethine (fütuhatına) katılan Türklerin bu tesirin altında kalarak, bu isim bu gün bile kullanılmaktadır.
Yazar Mehmet AKGÜN ise, Akıl ve Bilgi adlı kitabında, Türklük Dünyasının 11’ inci asırdaki abide eseri Kutadgu Bilig’de de “Metli” bir kardeşliktir, diye geçmekte olduğunu yazmaktadır.
C.Kafadar, H.Karateke ve C.Fleischer; Historians Of The Otaman Empire’den çevirme eserlerinde 1500’ lü yıllarda padişah III. Murat zamanında yaşamış ve “MetliÇavuş” olarak Divan-ı Hümayında çalışmış, Rahimizade İbrahim Çavuş (ö>1590 Harami) adlı kişiden bahsetmektedirler.
Adana İli Kozan İlçesi Kozandağı eteklerinde 17’inci asrın sonları ve 18’inci asrın başlarında, Avusturya desteğindeki Kozanoğulları ile Osmanlıların desteğindeki Çapanoğulları derebeyliklerinin savaşlarında da devlet yanlısı olan Himmetli’ liler köylüsü “Metli Hasan” adında bir şahıs, oba başı veya oymak başı olabilir, Kozanoğulları tarihinde geçmektedir.
1970’li yıllarda öğretmen olan amcaoğlu Kerim Metli’ nin soyadını araştırmalarında güçlü, kuvvetli anlamına geldiğini belirtmişti. Sonraki yıllarda merakımın artması nedeniyle yapmış olduğum araştırmalarda ve aşiret büyüklerimizden aldığım bilgiler ışığında Metli’nin kelime olarak anlamının güç, iktidar, kudret, kuvvet, yüksek, zirve ve değer manasında, bu gün bir soyadı veya bir lakap olarak kullanıldığını görmekteyiz.
Osmaniye İli Kadirli İlçesi Göztaşı Köyünden arkadaş öğretmen Ramazan Alaybeyoğlu’na (yıl 2006) bölgelerinde Metli soyadlarını taşıyanlar bulunduğunu tanıyıp tanımadığını sormam üzerine, Bölgenin genellikle Yörük aşireti olduğunu, Metli soyadı taşıyanların bulunduğunu, kendilerini tanımadığını okuduğu için dışarıda olup bölgeye yabancı kaldığını söyledi. 
Hatay İli Hassa İlçesi Hacılar Köyünden öğretmen Mehmet Metli’ye (yıl 2006) ise internetten yazışarak Metli soyadının ne anlama geldiğini ve nereden aldıklarını sormam üzerine, eskiden beri Metli soyadı var. Ama tam bilen yok. Bazen de Medli olduğu söyleniyor. Yani Med’li Med ülkesinden gibi. Tam olarak bilmiyorum. Mertli olması gereken diyende var. Diye cevap verdi.
Büyüklerimiz soyumuzdan söz ederlerken, Sarı Hasanlı veya kısaca Hasanlı aşireti olarak bahsetmektedirler. Ancak aşiretin geçmişinin bilinç altında saklı kalmış “Metli” savı var ise de soyadı verilene kadar bilemiyoruz. Böylece babamın dedesi Mus-lu (Davarcı Hasan zade Mehmet Ağa (Seyit), 1800’ lü yıllarda Silifke' den göç ederek Alanya' ya, Alanya' ya yerleştikten sonra da 1881 yılı Sicil-i Nüfus Nizamnamesi (kütükleri ATİK) gereği, 1883 yılı nüfus sayımında Seydişehir yaylalarında hayvancılık ile iştigal etmekte iken o yıllarda yapıldığı için Seydişehir kayıtlarına geçmiş ve 1904 ilk nüfus sayımı Kütük (ATİK) defterinde Seydişehir de doğmuş gibi gösterilmiştir. Daha sonra ölümü nedeniyle, Beyşehir’de ikamet etmekte olan kardeşi veya emmisi Seğci Hüseyin (Büyük Seğci, Mehmet Bekçi’ nin babası) yengesi Halime ve yeğenleri Kekeç Hasan, Mehmet Ağa (Metli) Süleyman , Ahmet ve tek kız kardeşi Durdu Beyşehir’e göç ettirmiş olup Alanya’nın Elikesik Köyü çandır mevkisinde yerleşik olmalarına rağmen (1277(1860) tarihli Alanya Tahrir-i Umumi Nizamnamesi arazi vergi kayıtlarının araştırılması gerekir) yeniden Beyşehir de yerleşmişlerdir, küçük oldukları içinde Alanya’daki yerlerine sahip olamamışlardır. Küçük amcam Süleyman Metli, babası Metli Mehmet Ağa’nın Gazi olup sağ ayağında kurşun yarası bulunduğunu ifade etmektedir. Mehmet Oğlu Hüseyin (Zeynep KINDIR’ ın babası) D:1290 (1/7/1874) Ö:17.06.1915 büyük ihtimalle Çanakkale Savaşları Büyük Anafartalar Muharebesinde 2.kolordu 17. alayda şehit olmuştur. Yine Annemin dayısı Hasan oğlu Durali (Hasan Karabacak’ın amcası) Antalya Demirtaş Seki D:1292 Ö:24.3.1915 Seddülbahir Muharebesi 36. Alay da, köyümüzden Buğur sülalesinden Hamdi oğlu Aziz (Eylikler Köyünden arkadaşı gözlerinin önünde vurulduğunu anlatmıştır.) Çanakkale’ de şehit olmuş ama askerlik sevki nereden olduğu bilnmediği için akibeti bilinmemektedir. Yine Hüseyin oğlu Hasan METLİ’ yi D:1960 Ö: 02/07/1981 Kıbrıs’ da şehit vermiş sülaleyiz.
Büyüklerimizin ifadelerinde burada da hayvancılık ile iştigal ettikleri için maddi ve manevi yönden durumunun çok iyi olması, o yollardaki kıtlık ve savaş nedeniyle, devletin ve vatandaşın ekonomik krize girerek açlık, kıtlık, yokluk ve sefalet içinde kalması sonucu başta akraba çevresine, köylüsüne ve o yıllarda Beyşehir’de bulunan Askeri Birliğe imkanları ölçüsünde nakit veya et ihtiyacını karşılamak amacıyla hayvan bağışlarında bulunarak devlet adamlarının dostluğunu kazanarak dost anlamına gelen Candan Mehmet lakabını almış daha sonra bazı resmi kayıtlara Mehmet Candan olarak yazılmış. 1934 yılı soyadı kanununda “Sarı Hasan Oğullarından Met’ li Mehmet Ağa Bin Mehmet” olarak T.C. nüfus kayıtlarına geçmiştir.
Yukarıda bahsettiğim gibi Metli; güçlü, kuvvetli ve değerli dost manasına geldiği için bu soyadının verildiğini, büyüklerimizde söylemektedirler. Fakat geçmişte kurulmuş oymaklarla bir bağlantısının bulunup bulunmadığını bilemiyorum. Diyorum ki meth etmekten (medih etmek) övgüye değer adı sanı belli olan manasına geldiğini kabul ediyorum. Bir oyun olan “med” ile ilişkisi olduğunu hiç zannetmiyorum, med ile med+li yazmış olsak medi veya medli olan anlamına gelir ki hiçbir anlam ifade etmemektedir. Büyük ünü, şanı ve şerefi olan bir aşirete oyun adının verileceği kabul edilemez. Tarihte kurulmuş varsayılan Med Devleti ile de bir bağlantısının olabileceğini zannetmiyorum. Bir çok dünya devletlerin de kullanılmakta olan bir kelimenin sadece kürt aşiretinin bağlantı kurarak sahiplenmesine hiçbir şey diyemiyorum. Kaldı ki büyüklerimizin açıklamalarında Metli soyadının dostun meth’edilmesi, ün olarak duyurulması ve övgüye layık olduğunu vurgulamak için verildiğini belirtmektedirler.
Türkiye Cumhuriyeti’nin birçok İlinde “Metli” kelimesi soyadı ve lakap olarak geniş bir şekilde kullanılmaktadır. Gaziantep’ten Çanakkale’ye kadar olan İllerimizde oymak, oba ve sülale sülale dağınık halde yaşadıklarına bakarsak, bir boydan dağıldıkları kanısı bende uyanmaktadır. Tarihte Kara Han ile Oğuz Han savaşlarında, halkın Kara Han tarafına geçmesi Kara Han’ın kardeşlerinin çocuklarının Oğuz Han tarafına geçmesiyle, Oğuz Han’ın bunlara “Uygurlar” adını vermişti. İşte soyumuz Türkoğlu Türk olup, Yörük aşiretindeniz.
1994 yılında Antalya Yörükler Kültür Dayanışma ve Yardımlaşma Derneği’nin araştırmaları sonucu “Yörüklerin Soy Kütüğü” şemasında isabet edilen. Oğuzların (Uygurlar) Bozok kolu Avşar boyu veya Üçok kolu Kınık boyu, Tecirli oymağı, Sarı hasanlı obası, Sarı hasan Oğullarından Met’ li Mehmet Ağa Bin Mehmet Efendi sülalesi olarak ve Türkiye Cumhuriyeti kayıtlarına “Metli” soyadı alarak geçtiği ihtimaldir. Babam Seyit Mehmet Metli’nin bazen Karamanlı, bazen Akatlı, Hasanlı ve Avşar boyuna mensub olduklarını beyan ettiklerine göre Ağılönü Köyü halkı Farsak (varsak), Sarı hasanlı, Ecirli, Resullu, Hacılı, Gökçeli (Kırhasanlı), Dervişli, Honamlı, Çeçenaliler, Karakoyunlu, Karabacak, Kemikli ve Kaçar’lar obası v.b. sülalelerinden oluştuğu görülmektedir. Tarihte yazının icadına kadar, yazılı belgeleri yazarken sözlü belgeler kanıt olarak kullanılmıştır. Göçebe Avşarlarda honanamlı; honamlı, hashanlı veya hasanlı gibi hayvanlara mal-mel, hayvanı olana malı-meli var, hayvancılık yapanlara muslu-mallı-melli veya malla-melle uğraşan denilmektedir. Sülalemizin mallı-melli olması sebebiyle, İktidar sahibi, güçlü ve kuvvetli manasına gelen Metli’ler soyadının verilmesi olasılığı vardır. Bu kelime Türkiye’de değil, Rusya’dan Amerika’ya kadar bir çok ülkede de insanların Metli soyadını ve Metli zirveler şeklinde kullanılmakta olup uluslar arası bir kelimedir.
Risale-i Nur Külliyatında; Metli ikramlar ve ziyafetler, Şair Şinasi Metli söz söyleme geleneği etkisi altında kalmıştır. Bazı kaynaklarda “Metli” Allah’ın isimlerindendir veya bir hedef’tir, Metli padişah=yüce padişah, Metli yüzük=değerli hediye, Metli dede=büyük dede, Metli yazılar veya pullar=güzel yazılar veya değerli pullar, Metli Hoca=İlmi derin Hoca, Metli sözler=güzel sözler, Metli Maarifci=Büyük eğitimci, Metli zirve=en büyük yükseklik, Hürmetli=saygılı, Azametli=Kudretli, Kıymetli=değerli, Merhametli=esirgeyen-koruyan-acıyan, Haşmetli=görkemli, Hikmetli=gelecekli, Metli binalar=yüksek binalar gibi çok değişik manalı kelimeler türetildiği görülmektedir.
Bu gün Metli, Mete, Meti başka ne şekilde yazılırsa veya kullanılırsa kullanılsın, M.Ö. 3’ üncü asırdan M.S. 2l’ inci asra kadar geçen 24 asırlık zamanda, atalarımızın gururla ünvan, nam ve şan olarak kullandıkları bu kelime benim için de kullanılması övgüye değer ve kıvanç vericidir.
 
 
Hazırlayan : Ali METLİ
              2005 BEYŞEHİR

Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol